Skip to main content

The Immaculate Guy!

Guney Kaliforniya sicagi. Buram buram. Senenin buyuk kisminda bunaltmayan, parildayan, uzeri acik arabalarin yasama sebebi, Los Angeles’i film endustrisinin merkezi olarak tutan guzelim Guney Kaliforniya gunesi.

Emrah Yucel bastan asagi siyahlar icerisinde. Simsiyah. Bileginde kolundan cikarmadigi siyah deri bileklikleri, koyu renk camli gunes gozlukleri, dunya eglence sektorunun kalbi Los Angeles’ta, ismen fazla bilinmeyen fakat sektorun kalbinin attigi Culver City’de bir otoparkin onunde yeni arabasina biniyorum. Evet, tabiki siyah. Fakat onu cok predictable * da sanmayin. Diger arabasi beyaz!

Duzgun. Net. Temiz….
Sifat secmeye calisiyorum.
Efendi. Adam gibi, adamakilli. Centilmen. Saygin. Kusursuz gorunumde. Terbiyeli.
Yok; olmuyor hicbiri. Hayatinin artik hatiri sayilir kismini Amerika’da gecirdigi icin Ingilizce bir karsilik bulacagim.

Immaculate! *

Boxer, Lekesiz Adam Emrah Yücel, Ocak 2011

Boxer, Lekesiz Adam Emrah Yücel, Ocak 2011

Tamam! Immaculate! Sozluklerinize atlamayin; yazinin sonunda lugatla geliyoruz!

Emrah Yucel’le tanisikligimizin evveliyati var. Ben onun “Emrah Yucel” oldugunu biliyorum. Daha dogrusu kendisini degil, ayni zamanlarda anne oldugumuz icin esini taniyorum. Ortak cevreler, arkadaslar, es, dost,, akraba var. Bir avuc Turk’uz Melekler Sehri’nde. Emrah Yucel trivia’m fazla kuvvetli degil. Film sektoru ile ilgili bir isler yaptigini biliyorum. Afisci desem? Diyemem. Henuz ne is yaptigni bilmesem bile grafik sanatina bagli, muhtemelen gerisinde senelerce egitimi, ve ciddi bir estetik zevki barindiran bir is dalini “afisci” olarak tanimayamayacak kadar kulturlu sayiyorum kendimi. Fakat konu ben degil. Konu Emrah Yucel. Hollywood’a afis yapan, bunun yanisira bu sehri ayakta tutan, dunyanin da “entertainment” kaynagi Los Angeles’ta bizi magazinsel anlamda degil de “adam gibi” temsil eden Emrah Yucel. The immaculate guy! *

“Sadece afis degil tabiki yaptigimiz. Filmi alip onun pazarlanmasi icin tanitim paketini bir araya koyuyoruz. Bunun sonrasinda DVD kapaklarindan tutun, gazete ve dergi ilanlarina, billboard’lara varana dek filme tum grafik destegi sagliyoruz” diyor onu “afisci” olarak tanimlayanlara. Size birsey diyeyim mi? Bu adam afisci ise, bu ofis ortami ve bu zevk, estetik, kultur ve tutku “afisci” olarak ozetlenecekse, varsinlar bana afisci desinler. Yasarim. Lakin yine Yucel’e donelim!

Bu ilk bulusmamiz degil. Daha once birlikte Culver civarlarinda birkac restorani ziyaret etmisligimiz, akillara ziyan ofisinde vakit gecirmisligimiz var. Bir tanisiklik sebebiyle de sabah kahvalti sofralarina da konuk oldum evlerinde 5 gun.

Kelime dagarcigima ve yakin gecmise ait bu tanisikliga ragmen tanimlamakta zorlandigim bir sahis Yucel. Aslinda sebebini biliyorum. Iltifat kaldiramiyor. Hakkinda iyi yazilirsa uzerinden geciyor; kelimeler kulagina carparsa kafasini diger yana ceviriyor. Gozlerine kilitlenip iltifati duysun, gorsun, farketsin ve sahiplensin istiyorsaniz da gozlerini kaciriyor. Hep bir “Aman canim, daha iyisi, daha otesi vardir!” havasinda. Alip sarsmak geliyor icinden insanin. Nerede oldugunu, durdugunu, neler yapmis oldugunu farketsin istiyorsunuz. Belki de hepsi poz. Belki de Hollywood bulasmis uzerine. Bu mutevazilik, bu tutku….. Sanirim tam cozmek icin terapi koltuguna yatirmak gerekiyor icerideki adami. Onu da sever, belli. En sevdigi dizilerden biri yarim saatlik segment’lerden olusan ve basrolunde Gabriel Bryne’in oynadigi ve harikalar sergiledigi In Treatment *dizisi. Her gun, yarim saat, terapist ve koltugundaki o gunku hastasi.

Onun hakkinda yazmaya baslayabilmek icin (goruluyor ki halen yaziya giremiyorum) eski yazmis olduklarimdan birine donuyorum. O anda farkediyorum ki Emrah Yucel hakkinda bir yazi yazilasi bir adam degil. “Yazi dizisi” gerekiyor. 3.cocugu, kendi ismini tasiyan www.emrahyucel.com websitesi icin, stili ve bu stilin altini destekleyen takip ettikleri icin, LA hayati icin, Turkiye hakkindaki fikir ve dusunceleri ve ulkesine samimi sekilde vermek istedikleri icin, sirketleri ve bilhassa Iconisus icin, Turkiye’de film ve yetenek sektorunde cigir acacak yeni websitesi icin (simdilik ismini gizli tutalim) , basarmis olduklari ve vizyonunda beklemede olanlar icin…. tefrikalar halinde… fasikuller halinde…

Boxer, Lekesiz Adam Emrah Yücel, Ocak 2011

Boxer, Lekesiz Adam Emrah Yücel, Ocak 2011

Cok sicak bir Kasim gunu acik havada oglen yemegi paylasmadan once – ki bu ogle yemegi ve mekan baslibasina bir yazi gerektirir- yine cok sicak bir yaz gunu, yine Culver City’de bir Fransiz bistrosunda yenilen ogle yemegi var. Ve o ogle yemeginde paylasilan birkac proje. Isimleri, konseptleri, imzalari ve rakamlari cok buyuk, ve paylasirken catali bicagi birakmayi gerektiren bir projeler. Arada bir konudan kopup karsimda konusan adamin agzina takiliyorum, cikan kelimelerin Turkce oldugundan emin olmak icin. Karsimda konusan gercekten Turk mu? Yani tek sarkisi hasbelkader yabanci birkac radyoda calinmis ve “Amerika’da Turk’un yuzunu agartan”, B hatta C listesine ait adi yari bilinir aktorlerle film cevirip “Hollywood’da gogsumuzu kabartan” veya tipta (veya bir klinikte) cigir acip, Istanbul’dan Ardahan’a kimsenin adini dahi duymadigi bir doktordan bahsetmiyoruz. Bu adamin adini bilin, bilmeyin. Bu adam her anlamda isi bitirmis! Iliklerine kadar Amerika’li, sonuna kadar Turk, ve (tamamen sahsi yorumum) ileri 3 adim atip sonra Turkiye’nin kendisine yetismesini bekleyen bir kultur elcisi. Kultur derken de kelimenin altini cizip, mumkunse koyulastirip ve agirligini vererek, dolu dolu okuyun. Kultur!

Sesinin tonunda “goruyorsunuz”. Bugun ve bundan sonra “taa Amerikalarda” yapacaklarinin ve basaracaklarinin cogunu buyuk bir sevkle Turkiye icin yapacak bir insan o. Insan kelimesi ile ingilizce’deki “Insane” kelimesi arasinda tek bir harf ilavesi var. Bana gore Yucel “insane”! Yani bir cilgin. Resume’sinde cok ornek var bu klinik durumuna ait. Evet, Hollywood’da parayi kazaniyor kzanmasina ama bircok projede gidip Turkiye icin cebinden saciyor.

“Turkiye icin, Turkiye ile alakali, Turkiye hayrina, tanitimina yonelik muthis bir caba vakit, emek, para….. butun bunlari sadece kendi isine adasaydin, aktarsaydin, bugunden kac sene ileride olabilirdin?” soruma soyle bir cevap veriyor:

“Is olarak daha ileride olacagimi zannetmiyorum. Bu cabayi Ingiltere icin sarf etseydim ‘Sir’ , Fransa icin sarfetseydim ‘ Legion d’Honeur’ alirdim herhalde. Saka bir yana ciktigin nokta, kodlandigin yillar cok onemli. Nereye gidersen git ne olursan ol, kendine donmek zorundasin”. Rahmetli Sakip Aga’nin, bir ucak yolculugu esnasinda Yucel’in kulagindan cikmayan sozleriyle : Sen bu topraklarda dogup buyumus bir agacsin ve simdi meyvelerini vermeye baska topraklara gidiyorsun… Unutamadigi icin, meyvelerini nerede verirse versin, serpistirmek icin cekirdeklerinden her zaman Adana’ki arka bahceye de ayiran bir adam olmus Emrah Yucel.

Son derece saglikli ve omega 3 yuklu ogle salatalarini HBO, Fox, Universal’daki kopek baliklari ile yiyen (burasi icin iyi bir tanim; adamlarin sakaya alinmamasi gereken isirma kapasiteleri ve kudretlerinden bahsediyoruz) Emrah Yucel’in Turkiye’deki bakanliklar, burokrasi, evrak, hal, hatir ve gidisat, ters akintiya kurek cekme ve belirli basari seviyesine ulastiginda ulkesinin adini anmayanlara inat halen ve israrla “Bir baskadir benim memleketim” tadinda soylemleri bunlar. Bunca emegi Culver City’de verse, belki bugun hoslanmadigi tabir “afisci” yerine Hollywood’s Poster Child olabilecek kapasitede bir zekaya sahip bir adam.

O muthis bir sevkle anlatiyor, ve anlatmaya devam edecek, belli. Baska cocuklari da var Yucel’in, Ada ve Dada kadar mesru ve Turk.

Bunlardan biri Turkish Film Council – ki ciddi bir gonullu ekip ile Turkiye’nin film cekimlerinde kullanilmasi ve cazip bir lokasyon olarak sunulmasi icin karsiliksiz cabaliyorlar. Hakikisi varken, film setlerinde han, hamam, peribacalari ve yuksek yuksek tepelere evler ve kopruler kurmasinlar diye muthis tesviklerle orjinal platolari sunmaya calisiyorlar. Evet, belki bugun halen bircogu icin “Beren Saat veya Kenan Imirzalioglu, Russel Crowe ve Angelina Jolie karsisina gecemez ise biz Hollywood’da adam olmus sayilmayiz” gercegi var fakat sahislardan cok ulkemizin de Hollywood’un gozunde adam olmasi cok onemli Emrah Yucel icin.

Fakat marka olarak Yucel yeter! Isyerinden kacip, icyerine girelim biraz bu adamin. Renklerine bakalim; retinasindan gorelim; kulakligini takip TV kayit cihazina, blue-ray koleksiyonuna, gece yatmadan once gozune son degen dergi ve kitaba goz atalim.

Boxer, Lekesiz Adam Emrah Yücel, Ocak 2011

Boxer, Lekesiz Adam Emrah Yücel, Ocak 2011

Bildiklerinizden farkli klasiklerin adami Yucel. “Farkli” klasikler. Ornegin Pastis iciyor, klasik raki ve Uzo’ya inat. Fakat Pastis’in klasigini seviyor, Ricard. Onca marka sarmisken etrafini, o Ghesquiere’in Balenciaga’sina hayran. Bana gore “blog” kelimesi onun icin yaratilmis “The Sartoriolist” i takip ediyor. Sadece bu bile Yucel hakkinda cok sey soyluyor aslinda. Okuduklari, belki bircoguna gore “pretentious” fakat Pamuk, Eco ve konusunda tartismasiz bir klasik olan en farkli dergiyi okuyor; The New Yorker. Ilk yuzyuze gorusmemizde ofisindeki kusursuz sikligin icinde de daginik mukemmellikte esofmanli bir Emrah Yucel vardi; son gorusmemizde bastan asagi simsiyah, astarsiz keten takim elbisesinin altinda kahverengi ayakkabilari ile de “immaculate” bir Emrah Yucel. Rahat giyiminde, elinde sarabina uygun bir sarap kadehi, takim elbiselerini cektiginde ise 2 eliyle yumularak afiyetle yedigi bir burger.

5 aylikken ayrilmasina ragmen “akrabalarim sayesinde Dogu terbiyesini ogrendigim yer” seklinde andigi Gaziantep, babasinin BBC yillari sayesinde onda en derin izleri birakan sagdan direksiyonlu Londra, yazlari Bosbosculardan alip biriktirdigi yabanci dergilerle sekil bulan estetik zevkinin besigi Adana, “en guzel yillarini yasadigim” diyerek andigi 90‘larin Ankara’si, artik “home” olarak tanimladigi Los Angeles Yucel’in hamurundaki ana maddeler. Yoguran, laflarinin ve anilarinin her kosesinden cikan ve onu “yetistirdigi” cok belli olan annesi!
Cok suni, raf omru uzatan maddeler de olmasini bekliyorsunuz hamurda. Sekil de sanki onu yansitmaya calisiyor ama bir sure yuzyuze konustuktan sonra bakiyorsunuz ki hakikaten yok. Alin Yucel’i bir Holllywood exec’in ofisine koyun, bir bakan’in yanina koyun, Adana’da kopru altina birakin, Amerikan eskilerini toplasin… veya bir LA aksamustunde evinin bahcesinde Ferzan’ Ozpetek icin evinde verdigi davette, elinde kadehi, cimlerde gozlemleyin…… ayni adam. Bugun “varsa” hakkini vererek yiyebilecek, yarin “yoksa” gocunup uzulmeyecek bir adam.

Tersinizi dondurmeye kabil. Dunyanin en klasik, bircogunun sikici oldugunu iddia edebilecegi 2 renkte evini dosemis bir sahsiyet ornegin. Siyah/beyaz! Fakat siz onun yerlerde siyah, duvarlarda beyaz mi kullandigini saniyorsunuz? Zorlayin bakalim “klasik” bilginizi!

Konvansiyonel olan buluslarin, fikirlerin adami degil Emrah Yucel. Fakat tekerlegi yeniden icat etmeye calisan biri hic degil. Standart olani degil, klasik olani seviyor. Daha once denenmis ve muthis bulunmus Noel Coward klasigini aliyor ve onu bir David Beckham klasigine cevirmeden, nasil basariyorsa, 2010’a uyarliyor. Perfection!

“Herkesin ilk sorusu, Amerika’ya ne zaman, nasil geldiniz. 15 sene oldu; geldik iste. Bitti” diyerek onu bu sekilde tanimaya calisanlari anlayamadigini hissettiriyor. Defalarca yazilip cizilmis ve isteyen herkesin Google’da 0.49 saniyede 354.000 girisle bulabilecegi bir bilgiyi yinelemek belli ki cok muhim degil. Onemli olan nasil kaldigi, neye ragmen ve neleri goze alarak varolup yasadigi.
Teknoloji caginda dijitali yakalamisken, halen sonsuz tad verebilen o kagit hissini simdi bir sure kenara birakin ve klavyenizin basina gecip adres satirina su adresi girin:

www.emrahyucel.com

Ben de izninizle bir turlu yazamadigim su Emrah Yucel kimdir, neyin nesidir ve ne yaparak yasar yazimi tekrar yazmaya calisayim…

Ucretsiz Egitim Hizmeti:

predictable: tahmin edilebilir, onceden kestirilebilir
immaculate: kusursuz, lekesiz
the immaculate guy: kusursuz herif
pretentious: gosterisci
in treatment: tedavide, terapide

Boxer, Lekesiz Adam Emrah Yücel, Ocak 2011

Boxer, Lekesiz Adam Emrah Yücel, Ocak 2011

Boxer, Lekesiz Adam Emrah Yücel, Ocak 2011

Boxer, Lekesiz Adam Emrah Yücel, Ocak 2011